Başarılı olmanın en iyi yolunun kolektif çalışma olduğ una gö nülden inanıyoruz. İşimizi yaparken o kadar heyecanlanıyoruz ki, şeffaflaştığ ımızı düşünüyoruz bazen. Amatö r ruhla, tasarımlarımızı mükemmelleştirmek için çocuklar gibi tartışıyoruz. Üretimi daha kalite nasıl yapacağımız konusunda sınırları zorluyoruz. Tasarım ekibimiz, yö neticilerimiz ve tüm çalışma arkadaşlarımızla “yuvarlak masa” kafasını kaybetmeden, her fikri en önemlisiymiş gibi dinliyoruz. Bunların hepsine dokunan kahramanlarımıza çok şey borçluyuz.
İşimizin en çok zaman harcadığımız kısmı çoğu zaman müşterilerimizi dinlemek oluyor. Dinleyerek harcadığımız zamanın, daha çok gülümseme olarak geri dö ndüğ üne defalarca şahit olduk. Kendimize de iyilik etmiyor değ iliz hani. Sizi daha çok dinliyoruz, işimizi daha çabuk bitiriyoruz.
Yaptığımız işin en sevdiğ imiz kısmına geldik işte. Kendimizi en çok tasarımcı olarak tarif ediyoruz. Bu, uygulamadaki ö zen ve kalitemizi gö z ardı etmenize neden olmasın ama, en çok da bunu seviyoruz, ne yapalım?
Tasarım için en çok ne gerekiyor? Demiştik ya biz en çok hayal etmeyi seviyoruz. “Mantık, hayal gücü ve gerçeğ i, estetikle kaynaştırıyoruz.”. Fakat bu reçetede en ö nemlisinin hayal gücü olduğunu biliyoruz. “Mantık sizi A’dan B’ye gö türür. Hayal gücü sizi her yere gö türür.” Tasarım ilkemiz budur işte!
İşlerimizi başkasına emanet etmek bize göre değ il.Kendi atölyemizde, kendi ellerimizle imal ediyoruz. Tabii ki çok değ erli partnerlerimiz var, her işi en iyi bilene yaptırmak gibi de bir huyumuz! Mükemmel olmak için işimizin içinde olmayı seçiyoruz.
Geri dö nüştürülebilir her şeyi işimizde tekrar kullanıyoruz. Sadece üretirken değ il, tasarlarken de dö nüştürülebilir malzemeler tercih ediyor, karbon ayak izimizi küçültmek için sınırlarımızı zorluyoruz. Tasarımlarda da Minimalizmi çok seviyoruz. “Az, Çoktur.” İlkesini, tasarımlarımızın ham maddesi yapmaktan vazgeçmiyoruz.